ANONİM ŞİRKET KURULUŞU

ANONİM ŞİRKET KURULUŞU

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) anonim şirketlerin kuruluşu konusunda ani kuruluş sistemini benimsemiştir. Ani kuruluş sisteminde şirketin esas sermayesinin tamamı ortaklar tarafından muvazaadan ari olarak taahhüt edilir. Mülga Ticaret Kanunun(eTK) da ayrıca benimsenen tedrici kuruluş sistemi 6102 sayılı TTK’da terk edilmiş bunun yerine TTK m. 364’de yer alan halka arz sistemi getirilmiştir.

TTK 335 inci maddesi uyarınca, anonim şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi taahhüt ettikleri, imzalarının noterce onaylandığı veya ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzaladığı esas sözleşme ile anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur.

TTK m. 337 uyarınca, kurulmakta olan anonim şirket için, pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişiler kurucudur. Ayrıca maddenin 2. Fıkrası kurucular çevresini genişleterek, hesabına pay taahhüt edilmiş ve esas sözleşme imzalanmış bulunan kişi de kuruluştan doğan sorumluluk bakımından kurucu sayılmış, böylece hukuki ve cezai yaptırımların kapsamına alınmıştır.

Kurucunun hukuken kişi niteliğini taşıması yani gerçek veya tüzel kişi olması ve taahhütte bulunacak ehliyette olması gerekir.

TTK m. 338 hükmüne göre, özel yasalara tabi anonim şirketler dışında anonim şirketin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun varlığı şarttır. Maddenin 2. Fıkrası uyarınca Pay sahibi sayısı bire düşerse, durum, bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirilir. Yönetim kurulu bildirimi aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir anonim şirket olduğunu tescil ve ilan ettirir. Ayrıca, hem şirketin tek pay sahipli olarak kurulması hem de payların tek kişide toplanması hâlinde tek pay sahibinin adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığı da tescil ve ilan edilir. Aksi hâlde doğacak zarardan, bildirimde bulunmayan pay sahibi ve tescil ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulu sorumludur.

Anonim şirkette, şirket tek pay sahibi olacak şekilde kendi payını iktisap edemez; ettiremez.

ANONİM ŞİRKET KURULUŞ BELGELERİ

TTK m. 336/1 uyarınca, kurulmakta olan bir anonim şirkette,

  • Esas sözleşme,
  • Değerlendirme raporları,
  • Ayın ve işletme devralınmasına ilişkin olanlar da dahil olmak üzere, kurulmakta olan şirket ile kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler,

Kuruluş belgeleridir.

Madde hükmünde kuruluş belgeleri sınırlı sayıda (numerus clausus) olarak belirtilmiştir.

ANONİM ŞİRKETİN TESCİLİ VE İLANI

Şirket Kuruluş Sözleşmesinin Ticaret Sicili Müdürlüklerinde İmzalanması Hakkında Tebliğ’in 4. Ve 5. maddeleri uyarınca anonim şirket sözleşmesi, kuruluş aşamasında MERSİS’te hazırladıktan sonra, kurucular, sözleşmenin imzalanması için şirketin kurulacağı yer ticaret sicili müdürlüğünde hazır bulunur.

Tescil kurucu niteliğe haiz olduğundan, anonim şirketin tüzel kişilik kazanması ticaret siciline tescil edilmesiyle mümkündür.

ANONİM ŞİRKET KURULUŞ İŞLEMLERİ

Anonim şirket yeni kuruluş işlemleri için Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuru http://mersis.gtb.gov.tr/ üzerinden yapılmaktadır. MERSİS üzerinde başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ticaret Odasından e-randevu alınarak kayıt ve tescil evrakları ile birlikte Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuru yapılır.

KONU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ – 2019/4766E. , 2020/3682K. –  T: 30/09/2020

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01.03.2018 tarih ve 2016/1234 E.- 2018/187 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 11.09.2019 tarih ve 2018/883 E.- 2019/1084 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davalılar ile birlikte şirket kurmak konusunda anlaştıklarını, bu konuda taraflar arasında elektronik posta, mesajlarla yapılan yazışmalar olduğunu, bu amaçla müvekkilince para verildiği gibi kuruluş yolunda bir takım harcamalar yapıldığını, müvekkilinin ticari itibarı sayesinde temsilcilik alınması girişiminde bulunulduğunu ve kurulan şirkete temsilciliğin de verildiğini, ancak davalılarca müvekkilinin saf dışı edilerek şirket ortaklığından hariç bırakıldığını, anlaşmalarına göre şirketin %33,33 hissesinin müvekkiline ait olması gerekirken bu hisselerin davalıların üzerine tescil edildiğinin anlaşıldığını ileri sürerek öncelikle hisselerin anlaşmaya uygun şekilde müvekkili adına tescil edilmesine, aksi durumda şirketin gerçek piyasa değeri üzerinden hesaplanacak %33,33 hisseye isabet eden tutarın müvekkiline ödenmesine, bu talebin de kabul görmemesi halinde taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu gözetilerek müvekkilinin bu aşamaya kadar harcadığı 352.085,00 TL’nin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, davacı ile müvekkilleri arasında karşılıklı irade beyanlarının örtüşmemesi nedeniyle herhangi bir anlaşma yapılmadığını, bu nedenle taleplerinin yerinde olmadığını, kuruluş için de bir harcama yapmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince, 6102 sayılı TTK’nın 335. maddesine göre, anonim şirket, kurucuların esas sözleşmede anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulduğu, TTK’nın 355. maddesi uyarınca da ticaret sicile tescil ile tüzel kişilik kazandığı, şirketin kuruluşundan önce sözleşme görüşmelerinin yapıldığı aşamanın da bulunabileceği, doktrinde kuruluştan önceki bu görüşmeler kuruluş öncesi şirket olarak adlandırıldığı, ancak bu ön görüşmelerin ortaklar arasında bağlayıcılığı bulunmadığı gibi bu oluşumun ortaklık olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı, ana sözleşmenin imzalanmasından önce kurucuların ortak bir amaç etrafında bir kısım yükümlülükler altına girebilmeleri ve bu esnadaki görüşmelere bağlayıcılık kazandırmak için aralarında ön sözleşme yapmalarının da mümkün olduğu, ön sözleşmeye dayalı olarak aynen ifanın talep edilmeyeceğinden tarafların ana sözleşme yapma konusunda irade açıklanmasına zorlanamayacağı gözetildiğinde taraflar arasında ön sözleşmenin olduğu kabulü halinde dahi davacının hisse iptaliyle tescil isteminin reddi gerektiği, kaldı ki ön sözleşmenin de TBK uyarınca asıl sözleşmenin şekil şartına bağlı olması karşısında da geçerli bir ön sözleşmenin varlığından söz edilemeyeceği, adi şirketin oluştuğu iddiası bakımından ise tarafların anonim şirket kurma amacı ile bir kısım görüşmeler yaptıkları anlaşılsa da görüşmelerin neticesinde ortak bir irade uyuşmasının bulunmadığı, davacının kuruluş yolunda harcadığı miktarın tahsili bakımından da istemin yerinde olmadığı zira şirketin kuruluşu amacıyla yapılacak masraflara ilişkin bir ödeme olduğunun kesin olarak somut delillerle ortaya konulamadığı, bir an için davacının yaptığını ileri sürdüğü bu masrafların, kuruluşunun sağlanması amacıyla yapıldığının kabulü halinde dahi davacının bu miktarları talep edemeyeceği, zira yapılan bu harcamaların davacının ortağı olduğu dava dışı şirketçe yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilm(esi yerindedir).